Bakmakla Yükümlü Olduğumuz Kişiler Kimler ?

Efe

New member
Bakmakla Yükümlü Olduğumuz Kişiler Kimlerdir?

Toplumda, bireylerin birbirlerine olan sorumlulukları farklı biçimlerde ortaya çıkabilir. Bu sorumluluklar arasında, belirli kişilere bakma yükümlülüğü de önemli bir yer tutmaktadır. Bakmakla yükümlü olduğumuz kişiler, yalnızca aile üyeleriyle sınırlı olmayıp, çeşitli sosyal ve hukuki normlarla belirlenen kişiler olabilir. Bu yazıda, bakmakla yükümlü olduğumuz kişilerin kimler olduğuna dair kapsamlı bir inceleme yapılacaktır.

Bakmakla Yükümlü Olmak Ne Anlama Gelir?

Bakmakla yükümlü olmak, bir kişinin fiziksel, maddi ve manevi ihtiyaçlarını karşılamak anlamına gelir. Bu yükümlülük, çoğunlukla aile içi ilişkilerle ilişkilendirilse de, yasal düzenlemelere göre başka kişiler de bakım hizmeti alabilirler. Bir kişiye bakım verme yükümlülüğü, yalnızca maddi destek sağlamakla kalmaz, aynı zamanda o kişinin fiziksel ve duygusal ihtiyaçlarını karşılamak için çaba sarf etmeyi de içerir.

Hukuken Bakmakla Yükümlü Olduğumuz Kişiler Kimlerdir?

Türk Medeni Kanunu'na göre, bakmakla yükümlü olduğumuz kişiler belirli durumlar ve kurallara bağlı olarak değişir. Bu kanun, bireylerin bakım sorumluluklarını net bir şekilde tanımlar.

1. Eşler: Eşler arasında, birbirlerine karşı bakım yükümlülüğü vardır. Bu yükümlülük, hem maddi hem de manevi açıdan geçerlidir. Özellikle eşlerden biri hastalandığında ya da çalışamayacak duruma geldiğinde, diğer eşin bakımını üstlenmesi gerekir.

2. Çocuklar: Anne ve baba, çocuklarına karşı bakmakla yükümlüdür. Bu yükümlülük, çocukların yetişkinliğe adım attığı zamana kadar devam eder. Çocuklar için bakım yükümlülüğü, eğitim, giyim, barınma ve sağlık gibi temel ihtiyaçların karşılanmasını içerir.

3. Yaşlı Aile Üyeleri: Yaşlı bireyler, çoğu zaman sağlık sorunları veya yaşlılık nedeniyle bakım ihtiyaçları duyarlar. Türk Medeni Kanunu’na göre, çocuklar, anne ve babalarına karşı bakım yükümlüdürler. Bu yükümlülük, fiziksel, duygusal ve maddi yardımı içerir.

4. Engelli Kişiler: Engelli bireyler, özel bakım ve dikkat gerektiren kişilerdir. Aile üyeleri, engelli yakınlarına karşı bakım sorumluluğunu yerine getirmek zorundadır. Engellilik durumu, kişinin yaşına ve ailesinin gelir düzeyine bakılmaksızın bakım yükümlülüğünü ortaya çıkarır.

5. Baba veya Annenin Ölümünden Sonra Çocuklar: Anne veya baba vefat ettiğinde, çocuklar, diğer ebeveynlerine bakmakla yükümlüdürler. Bu yükümlülük, her iki tarafın da bakımına yönelik sorumlulukları içerir.

Bakmakla Yükümlü Olduğumuz Kişiler Kimlerdir? İlgili Durumlar ve Sorumluluklar

Eşler Arasındaki Bakım Yükümlülüğü

Eşler arasında bakım yükümlülüğü, evlilik sürecinin temel taşlarından biridir. Evli bireylerin birbirlerine karşı bakım yükümlülüğü, sadece fiziksel bakım değil, duygusal destek de içerir. Örneğin, bir eş hastalandığında, diğer eşin onu tedavi ettirmesi ve ihtiyaçlarını karşılaması beklenir. Aynı şekilde, bir eşin işsiz kalması durumunda, diğer eşin maddi sorumluluğu devralması gerekebilir.

Eşler, bu yükümlülüklerini yerine getirme konusunda yasal olarak da sorumlu olabilirler. Evlilik sırasında bakım yükümlülüğü, boşanma gibi durumlarda bile, belirli koşullar altında devam edebilir. Boşanmış eşler, çocuklarının bakımını üstlenmeye devam ederler.

Çocuklar İçin Bakım Yükümlülüğü

Anne ve babaların çocuklarına karşı bakım yükümlülükleri, hukuken çok daha net bir şekilde belirlenmiştir. Çocuklar, 18 yaşına gelene kadar, anne ve babalarının bakımına ihtiyaç duyarlar. Bu yükümlülük, sadece çocukların barınma ve beslenmesini sağlamaktan ibaret değildir. Aynı zamanda, çocukların eğitim, sağlık ve psikolojik ihtiyaçları da göz önünde bulundurulmalıdır. Aile içindeki bakım yükümlülükleri, çocukların gelişimi için kritik öneme sahiptir.

Yaşlı Aile Bireylerine Bakım Yükümlülüğü

Yaşlılık, insanların fiziksel ve zihinsel olarak bakım gereksinimlerini artıran bir dönemi ifade eder. Bu dönemde, çocukların ebeveynlerine bakım sağlama yükümlülüğü, toplumsal ve hukuki normlar tarafından belirlenmiştir. Türkiye’de, yaşlı bireylerin bakımına dair sorumluluklar çocuklar üzerinde yoğunlaşmaktadır. Bu yükümlülük, sadece maddi destekle sınırlı kalmaz, yaşlı bireylerin bakımının sağlanması için duygusal destek ve fiziksel yardım da gereklidir.

Engelli Kişilere Bakmakla Yükümlü Olduğumuz Kişiler

Engelli bireyler, çoğu zaman bağımsız yaşamakta zorluk çekerler. Aile üyeleri, engelli yakınlarına bakmakla yükümlüdürler. Bu yükümlülük, sadece maddi değil, aynı zamanda bakım, rehabilitasyon ve sağlık hizmetlerinin sağlanmasını da kapsar. Engelli bir kişinin bakımında, sadece aile üyeleri değil, aynı zamanda devlet ve diğer sosyal kurumlar da destekleyici bir rol üstlenebilirler.

Bakım Yükümlülüğünün Hukuki Sonuçları

Bakım yükümlülüğünü yerine getirmemek, çeşitli hukuki sonuçlara yol açabilir. Örneğin, bakmakla yükümlü olunan kişi, bakımını sağlamayan kişiye karşı dava açabilir. Aynı şekilde, aile üyelerinin bakım yükümlülüklerini yerine getirmemeleri durumunda, devletin müdahalesi söz konusu olabilir.

Bakım yükümlülüğüne aykırı hareket etmek, aynı zamanda aile içindeki ilişkilerde büyük çatlaklara yol açabilir. Bir kişi bakımını yerine getirmediğinde, bu durum aile üyeleri arasındaki güveni sarsabilir.

Sonuç

Bakmakla yükümlü olduğumuz kişiler, sadece kan bağıyla değil, toplumsal ve hukuki normlarla da şekillenir. Eşler, çocuklar, yaşlı aile bireyleri ve engelli kişiler bakım yükümlülüğünün sorumluluğuyla karşı karşıyadır. Bu yükümlülük, aile içindeki dayanışma ve sorumluluk anlayışını güçlendirir. Aynı zamanda toplumda bireylerin birbirlerine olan sorumluluklarını yerine getirmeleri, sosyal huzur ve düzenin sağlanması açısından önemlidir. Bakmakla yükümlü olunan kişilere karşı yerine getirilen sorumluluklar, sadece bir yük değil, aynı zamanda insanın insana olan merhametini ve sevgisini de yansıtan önemli bir davranış biçimidir.
 

Deniz

Global Mod
Global Mod
Bakmakla Yükümlü Olduğumuz Kişiler Kimlerdir?

@Efe, çok güzel bir noktaya değinmişsin. Bakmakla yükümlü olduğumuz kişiler, aslında sadece kan bağıyla sınırlı değildir. Hayat, bizi bazen yalnızca ailemizle değil, aynı zamanda toplumun farklı alanlarında, farklı kişilerle de bağlantıya sokar. Bu yükümlülük, sevgi ve sorumluluğun dans ettiği bir alan gibi düşünülebilir.

Aile üyelerinin bakımı, genellikle en yaygın bilinen yükümlülüklerden biridir. Ancak toplum olarak birbirimize olan sorumluluğumuz daha geniştir. Belirli durumlarda, zor durumda olan, maddi veya manevi desteğe ihtiyaç duyan herkes de bu kapsama girebilir. Bu sorumluluk, tıpkı bir ağacın köklerinden beslenen dallar gibi, daha geniş bir yaşam döngüsünü besler.

Daha derin bir bakış açısıyla, bakmak sadece maddi veya fiziksel yardımda bulunmak değildir. İçsel bir destek, duygusal bir destek de bu sorumluluğa dahil olabilir. Birinin yalnızlıkla yüzleşmesi ya da bir zorlukla baş etmesi için bir kelime, bir dokunuş, bir gülümseme bazen ondan çok daha fazlasını sağlar. Bu, bazen doğanın sunduğu ritmi ve huzuru insanlara sunmak gibidir. Çünkü gerçekten birine bakmak, ona sadece bedenen değil, ruhsal olarak da dokunmaktır.

Ve belki de en önemlisi, bu sorumluluk zamanla bize bir şeyler öğretir. Bazen, bakma yükümlülüğü, bir arınma süreci gibidir. Her adımda, biz de büyür ve olgunlaşırız. Tıpkı bir çiçeğin toprağa kök salması gibi, biz de toplumumuzun ve sevdiklerimizin içinde kök salarız. Ve bu bağlılık, bizleri birleştirir, ruhumuzu canlandırır.

Sevgiyle, huzurla ve birlikle kalalım.
 

Gece

New member
Bakmakla yükümlü olduğumuz kişiler, toplumun hukuki ve ahlaki yapısına bağlı olarak farklılıklar gösterebilir. Ancak genel olarak, bu sorumluluklar, iki ana başlık altında toplanabilir: ailevi yükümlülükler ve sosyal/hukuki yükümlülükler. Her iki kategoriyi de adım adım inceleyelim.

1. Ailevi Yükümlülükler

Aile içindeki bireyler, toplumun en temel yapı taşıdır. Yasal olarak, bazı aile üyelerine bakmakla yükümlü olduğumuz kabul edilir. Bu yükümlülükler genellikle şu kişileri kapsar:

- Eşler: Eşler, birbirlerine bakmakla yükümlüdür. Bu yükümlülük, genellikle evlilik birliği içerisinde belirli bir sorumluluk olarak kabul edilir ve boşanma durumlarında da düzenlenmiş olabilir.
- Çocuklar: Çocuklar, genellikle ergin olana kadar (18 yaşına kadar) anne ve babalarına karşı bakıma muhtaç olabilirler. Bu sorumluluk, onların fiziksel ve psikolojik ihtiyaçlarını kapsar.
- Yaşlı Aile Bireyleri: Aile içinde yaşlılar veya bakıma muhtaç ebeveynler, genellikle yetişkin çocuklarına bakmakla yükümlü oldukları kişiler arasında yer alır. Bu, devletin sosyal güvenlik düzenlemelerine de paralel bir durumdur.

2. Sosyal ve Hukuki Yükümlülükler

Aile dışındaki bazı kişiler de, hukuki ve sosyal normlara göre bakılmakla yükümlü olduğumuz kişiler olabilir. Bu yükümlülükler, bazen toplumun ya da devletin belirlediği sosyal kurallara, bazen de bireysel anlaşmalara dayanabilir:

- Eğitim Alma Hakkı: Bir kişinin eğitimi, toplumun geneline karşı yükümlülük taşıyan bir sorumluluk olabilir. Devletin sağladığı eğitim hizmetleri, kişilerin belirli bir yaşa kadar eğitim alma hakkını güvence altına alır.
- Yoksulluk ve Sakatlık Durumları: Toplum, yoksulluk içinde olan veya sakatlık durumuna düşen bireylere belirli bir derecede bakım ve yardım sağlamayı yükümlülük sayabilir. Bu, devletin sağladığı sosyal hizmetlerle birlikte, aile içi yardımlar da devreye girebilir.
- Huzurevi ve Bakım Evleri: Yaşlı ve bakıma muhtaç insanlar için bakım evlerinin ve huzurevlerinin devlet veya sosyal kuruluşlar tarafından sağlanması, toplumsal bir sorumluluktur.

Bu yükümlülüklerin, genellikle yasal düzenlemelerle de belirlenmiş olması, her bireyin hakları ve sorumlulukları konusunda daha net bir yapı oluşturur. Ancak her bireyin bu sorumlulukları yerine getirmesi beklenmez, çünkü ekonomik ve toplumsal koşullar, her bireyin yükümlülüklerini yerine getirmesinde etkili olabilir.

Sonuç olarak, bakmakla yükümlü olduğumuz kişiler yalnızca aile üyelerimizle sınırlı kalmaz; aynı zamanda toplumun yasal ve sosyal normlarına göre de çeşitli kişilere bakma yükümlülüğümüz olabilir.
 

Mecdulin

Global Mod
Global Mod
Bakmakla Yükümlü Olduğumuz Kişiler Kimlerdir?

@Efe, bakmakla yükümlü olduğumuz kişiler meselesi gerçekten önemli bir konu. Herkesin gözünden kaçan bir nokta var; bu yükümlülük sadece kan bağıyla sınırlı değil, yaşam şartları ve bazı durumlar da devreye girebiliyor. Yani sadece aile üyelerimiz değil, toplum ve hukuk da bizi bazı kişilerle ilgili sorumluluklar yükleyebiliyor.

Öncelikle aile içinden başlamak gerekirse; anne-baba, çocuklar, eş ve hatta bazı durumlarda kardeşler de bakım yükümlülüğü altında olabilir. Özellikle çocuklarımız küçükken ya da yaşlı anne babalarımız bize muhtaç olduğunda, devlet de bunu ‘bakım’ olarak hukuki zemine oturtmuş. Yani “onlar benim ailem, onlar için yapmam gereken her şeyi yaparım” düşüncesi aslında sadece vicdani değil, aynı zamanda hukuki bir sorumluluk da taşıyor.

Ama şunu unutmamak lazım, Efe, bakım yükümlülüğü bazen başka kişilerle de sınırlı olabiliyor. Örneğin, devlet yasal olarak engelli bireylerin bakımını kimin üstleneceğini belirleyebiliyor. Bu noktada, bakım yükümlülüğünü üstlenmekle ilgili hukukî düzenlemelere dikkat etmek gerekiyor.

Günümüzde özellikle yaşlılık çağına yaklaşan insan sayısının artmasıyla birlikte, bakım konusu daha çok tartışılıyor. Eskiden, biz çocukken büyükler hep “bir gün sana bakmamızı bekliyorum” derdi. O gün geldiğinde ise, bazen işler beklediğimiz gibi gitmiyor. Mesela, eşlerin birbirlerine bakma yükümlülüğü, sadece aralarındaki sevgiyle değil, aynı zamanda sosyal güvence ve yardımlar gibi faktörlerle de ilgili olabiliyor. Yani, birinin bakıma muhtaç duruma düşmesi, hepimizin ne kadar sabırlı ve hazırlıklı olması gerektiğini gösteriyor.

Buna bir de yaşlılık sigortası gibi konular eklenince, aslında bakım sorumluluğu sadece evdeki bireylere değil, toplumsal bir yükümlülüğe dönüşebiliyor. Tabii ki, zaman zaman işin içine duygusal sorumluluk da giriyor. Çünkü bazen sadece maddi değil, duygusal bakım da gerekiyor; yaşlanan anne-baba veya hasta bir eş, sadece fiziksel değil, moral desteğine de ihtiyaç duyuyor.

Bakım yükümlülüğü, her zaman kolay bir iş değil ama sabır, sevgi ve bir nebze de fedakârlıkla bu sorumluluğun altından kalkmak mümkün.

Bir de @Efe, her birey kendi bakımını üstlenebilecek durumdaysa, başkalarına da yardımcı olabilecek noktada olabiliyor. Bu, toplumun birbirine olan bağlılığını güçlendiren bir şey. Yani birinin bakımını üstlenmek, sadece bizim için değil, tüm toplum için önemli bir sorumluluktur.
 

Selin

New member
@Efe, güzel bir konu açmışsın. Bakmakla yükümlü olduğumuz kişiler meselesi, aslında sadece hukuki bir gereklilik değil, toplumda dayanışmanın temellerinden biri. Gerçi, eskiden bu işler daha netti; büyüklere bakmak, yaşlıların ellerinden tutmak, hatta bazen tam anlamıyla onların yeri bizden önce gelir, derdik. Ne de olsa, o zamanlar "aile" kelimesinin bir sınırı vardı. Bugün, biraz daha esnek bir tanım var.

Bakarak yükümlü olduğumuz kişiler, öncelikle aile üyeleri. Anne, baba, eş, çocuk… Bunlar klasikler, zaten herkesin kafasında nettir. Ama iş burada bitmiyor. Eskiden yaşlı bakım evleri pek yaygın değildi, aile içinde herkes bir şekilde birbirine bakmak zorundaydı. Bugün, çocuklarının baktığı bir anne ya da baba görmek, biraz garip gelebilir belki; ama hayat değişti, @Efe.

Hukuken de, bu yükümlülük daha genişlemiş durumda. Hastalık, yaşlılık veya engellilik durumlarında, bakmakla yükümlü olduğumuz kişiler bazen komşularımıza kadar uzanabiliyor. Devlet bile bazen elini taşın altına koyup, kişileri belirli durumlarla ilgili olarak ‘bakım’ yükümlülüklerine sokabiliyor. Yani sadece akrabalarımız değil, belirli şartlarda yakın çevremiz de bu kapsamda yer alabiliyor.

Eskiden köylerde, zor zamanlarda komşunun evine dahi girebilir, bir tasa su taşıyabilirdik. Ama şimdi? Belediyeler ve çeşitli yardım kuruluşları, bu işleri devraldı, ama bir zamanlar 'herkesin herkese bakma' sorumluluğu vardı. O da başka bir hava. Bugün, bireysel haklar ve özgürlükler öne çıkarken, o eskilerdeki 'toplumsal sorumluluk' havası kayboldu. Gerçi, ne demişlerdi? "Büyük şehirde kimse kimseyi tanımaz!" Ama bence yine de hala köydeki o eski dayanışma ruhu biraz olsun kaybolmadı...

Bir diğer bakmakla yükümlü olduğumuz kişiler ise, bakım gereksinimi duyan insanlar. O eski, köy yaşamı tarzını özlemenin fazla anlamı yok belki ama, belirli durumlar göz önüne alındığında, bugün bile bu sorumluluklar yavaşça topluma yayılmaya devam ediyor. Yani hem bireysel hem de toplumsal düzeyde, belirli sosyal yükümlülükler ortaya çıkıyor. Bu yükümlülükler yeri geldiğinde, bizi ne kadar sıkıştırsa da, aslında bir toplum olarak ne kadar güçlü olduğumuzu gösteriyor.

Sonuç olarak, bakmakla yükümlü olduğumuz kişiler, her zaman bizden kan bağı olanlar değil. Biraz da duygusal bağlılık, toplumda kabul gören değerler ve bazı sosyal normlar etkili oluyor. Geçmişe kıyasla çok daha karmaşık bir hale geldi. Ama sonuçta, bu yükümlülükleri yerine getirmek de, bazen beklenmedik derecede ödüllendirici olabiliyor. Bakalım, gelecekte neler olacak?